Hani arkadaş Türk basınında "asparagas kralı" olarak tanınmasa ciddiye alacaktım ama...
İktidar çevrelerinde gerçekten böyle bir "arayış" var mı yoksa yaz sıcağında arkadaşlar kendilerine yoktan konu mu yaratmaya çalışıyorlar, onu da bilmem ama...
İddiaya göre iktidar "dar bölge seçim sistemine" geçmeyi ciddi olarak düşünüyormuş. İki dereceli de değil, tek dereceli.
Bunun için de ile "anlaşmayı" planlıyormuş.
Örneğin Kadıköy'ü elinde tutan , Suadiye'de kazanır ama Fikirtepe'de kazanamaz.
Bu işten AK Parti çok kazançlı çıkar, CHP nal toplar.
Bir diğer silip süpürecek parti HDP olur, Güneydoğu'da ister dar olsun ister geniş, bütün bölgeleri alır götürür.
Böylece Meclis'te, bugünkü AKP-CHP dengesinin yerini de AKP-HDP alır.
İttifaklar darmadağın olurlar.
Küçük partiler yok olurlar. Ortada ne İP kalır ne SP, ne de Babacan'ın ve/veya Davutoğlu'nun kurup kurup da bir türlü kuramadıkları hayal partisi...
Peki, bu durumda MHP ne yapar?
MHP'yi "bırakıp" HDP ile anlaşmak çok büyük gürültü koparır.
Bu aynı zamanda iktidar açısından "Kürt politikasında yenilgiyi kabul" anlamına gelir.
Eh, sonra da kalır askeri Suriye'den çekmek...
Peki, sonra ne olacaktır? Hendekler mi yeniden kazılacaktır, kayyumlar gidip Kürt belediye reisleri mi geri gelecektir?
Bazı arkadaşlar "gönüllerinden geçeni" mi yazıyorlar acaba?
Bu iki iddiayı, gazetecilik deyimiyle "evlendirelim"...
Meclis'te ezici bir AKP çoğunluğu, Külliye'de de gene Erdoğan. İktidar açısından tadından yenmez.
ilk turda basit çoğunlukla seçilirse, CHP ister imamın oğlunu aday göstersin isterse Meryem Ana'nın oğlunu, kazanamaz.
Lakin Meclis'in sistemini değiştirmek kolay, cumhurbaşkanının seçim sistemini değiştirmek zordur. Yeni bir referandum demektir.
Acaba bu nedenle mi, yalan haberleriyle ünlenmiş arkadaş, "Erdoğan'ın cumhurbaşkanını eskisi gibi gene Meclis'in seçmesini düşündüğünü" söylüyor? Peki, bu da referanduma gitmeyecek midir?
Bunu bekleyeceğimize, bir yandan şu amansız sıcak ve nemli günlerin geçmesini, öbür yandan palamutun çıkmasını bekleyelim. Bu daha gerçekçi.
